29.05.2018

YENİ BİR EĞİTİM ÇALIŞMASI; “DİN DİLİ” ÇALIŞTAYI

İl Müftülüğü, İlahiyat Fakültesi, Büyükşehir Belediyesi ve İmam Hatip Okulları Platformu işbirliğinde gerçekleştirilen; “Din Dili” çalıştayı, 05-06 Mayıs 2018 tarihlerinde Cunda MTAL Uygulama Otelinde workshop yöntemiyle yapıldı.

Çalıştay, 20 farklı üniversiteden, 40 akademisyen, Müftü ve Vaizlerden oluşan 70 Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanı ve 10 İHO/İHL Müdürü olmak üzere toplam 120 katılımcı ile gerçekleşti.

Spesifik olarak yaygın din eğitimi, halkın dinî irşat ve aydınlatılmasında kullanılacak din dilinin müzakere edilerek beklenti, ihtiyaç ve sorunlara çözümler üretilmesi amaçlanan çalıştayda sırasıyla;

“Cami Merkezli Hizmetlerde Din Dili”,

“Dinî Metinlerin Sunumunda Din Dili”,

“İletişim/Sosyal Medya ve Halkla İlişkilerde Din Dili”,

“Çocuk, Genç ve Yetişkinlerde Din Dili” temaları ele alınmıştır.

Dört oturum halinde yapılan çalıştay, uzun müzakerelerin sonucunda ortak tespitlere ulaşmış ve öneriler geliştirmiştir.

İki gün boyunca yapılan tartışmaların sonucunda elde edilenler, her bir oturum için ayrı ayrı sonuç bildirileri haline getirilmiştir. Bu tespit ve önerilerden bazılarını kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORLARINDA ÖNE ÇIKAN BAZI ÖNERİLER

1-Dinin doğru bir şekilde sunulabilmesi için doğru anlaşılması ve muhatapların anlayabileceği şekilde sunulması önemlidir. Bunun için din hizmeti verenler kendilerini yenilemeli, bilgi ve söylemlerini güncellemelidirler.

2-Din dili, sahih bilgiye dayanmalı, anlaşılır olmalı ve en güzel şekilde sunulmalıdır.

3-Din dili, bütün özellik ve güzellikleriyle dini temsil etmelidir. Din dili birleştirici, kucaklayıcı, kuşatıcı, müjdeleyici ve seviyeli olmalıdır. Buyurgan, suçlayıcı, ayrıştırıcı, dışlayıcı, nefret ettirici, karamsarlığa düşürücü, aşırı bilgi ve iş yükleyici olmamalıdır. Dini sunumlarda lânet, beddua ve argo ifadelerden uzak durulmalıdır.

4-Dinin sunumuyla ilgili yazılı ve sözlü gelenekte yer alan “korkutma ve suçlayıcı dil” yerine, “sevgi, merhamet, şefkat ve bağışlayıcı” bir dil kullanılmalıdır.

5-Din eğitiminde sunulacak bilgi Ahmet Yesevi’de, Yunus Emre’de, Mevlana’da ve Hacı Bayram Veli’de olduğu gibi, Kur’an ve Sünnetten hareketle halkın sorunları, ihtiyaçları ve anlama özellikleri göz önünde bulundurularak üretilmeli ve insanın aklına ve gönlüne hitap edecek özelliklerde, estetik boyutu da olan bir din dili ile gerçekleştirilmelidir.

 

6-Dini metinlerin sunumlarında doğrulayıcı bir yaklaşımdan ziyade tutarlı ve ikna edici bir yaklaşımın tercih edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

7-Camilerde gerçekleştirilen etkinlikler “tek taraflı iletim” olmaktan çıkarılıp “iletişime” dönüştürülmelidir.

8-Etkili bir iletişim için mümkün olduğunca yüz yüze iletişim tercih edilerek sonuç odaklı bir iletişim gerçekleştirilmelidir. Her türlü iletişimde aynı zamanda dönemin dili yakalanabilmeli, dini terminoloji; gündelik deneyimleri tanımlayan kavramlarla örtüşmelidir.

8-Günümüzde hedef kitleye ulaşmanın en etkili yöntemlerinin başında gelen sosyal medya ortamlarının, dinin gerçekliği ile hayatın gerçekliğinin buluşturulmasına imkân tanıyacak ortamlar olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

9-Dinî iletişimde dinleyici kitlesinin çocuk, genç, yetişkin gibi farklı özelliklerde olması bakımından her biri için ayrı bir din dili geliştirilmelidir.

10-4-6 yaş arasındaki çocuklara din eğitiminden önce sağlam bir karakter oluşturmasına yardımcı olabilecek değerler eğitimi (temizlik, nezaket, arkadaşlarla iyi geçinme, yardımlaşma, paylaşma vb.) verilmelidir. Bu yaştaki çocuklara din adına sadece basit imanî formüller, hamd, şükür gibi kavramlar ve ilahiler öğretilebilir.

11-Gençlere yönelik dinî iletişimde etkileşimli ve ikna edici bir dil kullanılmalıdır.

12-Gençlerin inanç krizlerinin çözümüne yardımcı olabilmek için onların anlam arayışlarına, suçluluk ve günahkârlık duygularından kurtuluşlarına yardımcı olacak bir din dili geliştirilmelidir.

13-Din, sadece ulûhiyet ile ilgili konulardan ibaret olmadığı için din eğitimcileri sevgi, ilgi, empati, anlayış, dinleme, kabullenme, barış, sabır, onay, teşvik, adalet, cesaretlendirme, yardımlaşma, eşitlik vb. temalara da önem vermelidir.

13-Sahadaki din hizmeti üreten personelin psikoloji ve “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR)” temelli yeni nesil bir din dili oluşturabilecek formasyon yeterliliğinin artırılması için vaizlik sistemi yeniden güncellenmeli, sahadaki her alana özgü uzman vaiz kadroları oluşturulmalı ve oluşan kadroların “Manevi Danışmanlık ve Rehberlik (MDR)” formasyonları güçlendirilmelidir.

14-Din dilinde sanat dili ihmal edilmemelidir. Gençler tiyatro, müzik, televizyon, sinema gibi sanat alanlarından beslenmelidir. Sanat alanlarında alternatif, özgün, çocukların ve gençlerin dikkatini çekebilecek eserler üretilmelidir.

Emeği geçenlere candan teşekkür ederiz.