16.03.2017

ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLİK

ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLİK

Allah yolunda, din vatan ve millet uğrunda savaşırken ölenlere “Şehid” sağ kalanlara da “Gazi” denir. Savaşta büyük yararlıklar gösterenlere de gazilik ünvanı verilir.

Şehitlik ve Gazilik, Allahü tealanın, sadece Müslümanlara lütfettiği yüce bir mertebedir. Ancak mümin olanlar şehit veya gazi olabilirler. Allah'a ve dinine inanmayanlara, dünyada kendilerine şehit denilse bile, ahirette şehitlik muamelesi yapılmaz.

Allah rızası için, Allah yolunda, vatanımızı, mukaddesatımızı, namus ve iffetimizi korumak uğruna cihat edip gazilik ve şehitlik mertebesine kavuşan bahtiyar müminlerin fazileti ve kavuşacakları ilahi lütuflar çok büyüktür.

Peygamberlerden sonra derecesi en yüksek olan şehitlerdir. Şehitler, Yüce Allah’ın sevgili kullarıdır. Cennette, onlar için sonsuz nimetler hazırlanmıştır. İmanla ölen ve Cennete giren bir kimse, dünyaya tekrar gelmek istemez. Fakat şehitler böyle değildir. Onlar tekrar dirilmek ve tekrar şehit olmak isterler.

 Harp meydanlarında kahramanca savaşan ve düşmandan asla korkmayan Müslüman askerler, şehitlik veya gazilik şerefine ermek  arzusu ile yanıp tutuşmuşlar ve asla düşmandan yüz çevirmemişlerdir. Halbuki dünya zevklerine aşırı derecede düşkün olanlar, cihadın şehitliğin ve gaziliğin faziletine inanmayanlar, güçlü gördükleri düşmanları karşısında tutunamayıp harp meydanını terk etmişlerdir.

Tarihte birçok Müslüman devlet adamının cihad mefkuresini ifade etmek için gazi ünvanı aldığı da bilinmektedir.

Şehadet mertebesine kavuşanlara nice ilâhi iltifatlar va’dedilmiş ve büyük mükâfatlara kavuşacakları müjdelenmiştir. Nitekim Cenab-ı Hak, birçok ayet-i kerimesinde ve Peygamber efendimiz (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde, şehitlerin yüce makamlarını ve kavuşacakları nimetleri bildirmekteler:

Kur’an-ı Kerimde Tevbe Suresi 52. ayetinde mealen Şöyle buyurulmaktadır:  “De ki: Bize iki iyilikten, gazilik ve şehitlikten başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Bu ilahi emri asırlarca müslümanlar ve özellikle aziz halkımız “Ölürsem Şehid kalırsam Gazi” şeklinde kullanmıştır.

Al-i İmran suresinin 169. ayetinde de mealen şöyle buyurulmaktadır:

"Siz, Allah yolunda ölenleri, sakın ölüler sanmayın. Bilakis onlar, Rableri katında diridirler. (Onlar, cennet nimetleriyle) rızıklanırlar."

Şehitler hakkında Peygamber efendimiz de şu müjdeyi veriyor:

“Şehidin kul borcundan başka bütün günahlarını Allah affeder”

Bir başka Hadisi Şerifte de şöyle buyurulmuştur:

“Hiç kimse cennete girdikten sonra bütün dünyaya sahip olsa bile tekrar dünyaya dönmeyi arzu etmez. Yalnız şehitler, gördükleri hürmet ve kerametten dolayı dünyaya dönüp tekrar tekrar şehit olmayı arzu ederler”

Milli ve manevi değerlerimizin, birlik ve bütünlüğümüzün korunmasında ve ayrıca savaş meydanlarında zafer elde etmede, gazilik ve şehitlik duygusu ve arzusunun önemi çok büyütür. Bu gerçeği yakın tarihimize özelikle Çanakkale zaferi ve Kurtuluş savaşına bakarsak daha iyi anlamış oluruz. Bilindiği gibi Müslüman Türk milletinin şanlı tarihinde, kahramanlık destanlarının başında Çanakkale zaferi ve sonrasında gerçekleşen kurtuluş zaferi gelmektedir. Bir ölüm-kalım savaşı neticesinde kazanılan bu zaferlerin Türk tarihi içinde  ve aziz milletimizin gönlünde ayrı bir yeri vardır. Hala gözler onunla yaşarır ve yürekler onunla ürperir.

Çanakkale zaferi, bütün cihanı hayrette bırakan, Müslüman Türk yiğitlerinin  gerçek bir iman ve kahramanlığının destanıdır. Allah’ın yardımı ve Kahraman Türk askerinin  gücü ve imanı sayesinde, dünyanın en güçlü donanmasının ve ordusunun aldığı en büyük mağlubiyetin adıdır Çanakkale. Merhum şair Mehmet Akif’in ifadesiyle:

“Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela” diye tarif ettiği haçlı orduları, Müslümanlığı ve Türklüğü yok etmek amacıyla ellerindeki bütün imkânları seferber ederek, karadan, havadan, denizden üzerimize saldırdıkları zaman, vatanı, milleti, devleti ve bütün mukaddes değerleri için canını Allah yolunda seve seve feda etmekten çekinmeyen ve bu uğurda 250 bin şehit veren yiğitlerin destanıdır Çanakkale.

            İnsan kendisine sormadan edemiyor: Acaba neydi Mehmetçiğimizi zafere koşturan? "Çanakkale Geçilmez" dedirten ve bizden çok daha fazla modern silah ve imkanlara  sahip olan düşman ordularını mağlup eden güç..?
          Çanakkale'de ordularımızı muzaffer kılan güç, hiç şüphesiz ki iman gücüdür. Mehmetçiğin "Ölürsem şehit-kalırsam gazi" inancı olmasaydı ve sevgili Peygamberimizin buyurduğu “Vatan sevgisi imandandır” gerçeğine inanmasalardı, "Ezanın susması, Bayrağın inmesi” bir mana ifade etmeseydi, netice zafer olabilir miydi?

Milletimizin bekâsı, işte bu ruhla yetişmiş nesillere sahip olmakla mümkündür. Bunun için çocuklarımıza Çanakkale destânını ve ardındaki ruhu anlatmalı aziz vatanımızın ve yüce değerlerimizin kıymetini öğretmeliyiz. Ayrıca milletçe maruz kaldığımız, yakın tarihimizin en büyük sıkıntılarımızdan biri, 15 Temmuz ihanet kalkışmasıydı. Yüce Rabbimize nihayetsiz hamdü sena olsun ki topyekûn millet olarak adeta Çanakkale ruhunu ve destanını yeniden yaşatarak sabırla, metanetle, büyük bir cesaret ve dirayetle bu tehlikeyi hep birlikte bertaraf ettik.

Çanakkale zaferinin 102. yıldönümünde, Çanakkale ve 15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla bir kez daha anıyoruz. Aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin kanları pahasına bize emanet ettikleri şu cennet vatanımızı gereği şekilde koruyup kollamamızı Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.

 

14 Mart Salı günü saat 20.00 de 15 Temmuz Şehitler İmam-Hatip Ortaokulu Konferans salonunnda düzenlediğimiz ve  Konuşmacı olarak Tarihçi yazar Mustafa TURAN’nın katıldığı Destanlaşan Çanakkale  konulu konferans ve aziz şehitlerimizi anma programı başta sayın kaymakamımız olmak üzere çok değerli Edremitli hemşehrilerimizin  ve din görevlisi arkadaşlarımızın yoğun ilgi ve katılımıyla yapıldı. Katılımcıların çoğu zaman gözyaşı ile takip ettiği söz konusu program duygu dolu bir atmosferde gerçekleştirildi. Programın icrasında emeği geçenlere, bizlere unutulmaz manevi bir haz yaşatarak Çanakkale Ruhunun ve aziz şehitlerimizin manevi atmosferi ile adeta buluşturan Konuşmacı Tarihçi Yazar Mustafa Turan Beye ve yoğun ilgi ile katılarak takip eden herkese şahsım ve müftülüğümüz adına şükranlarımı arzediyorum.

Ayrıca Aziz şehitlerimizin ervahı için İlçemizde okunun Bini aşkın Hatmi şerifin duası yapılmak üzere 18 Mart Cumartesi günü saat 12.00 de Merkez Bekir Efendi Camiinde Diyanet İşleri Başkanlığımızca görevlendirilen seçkin hafızlarımızın da iştiraki ile “Kuran ziyafeti” programına bütün halkımızı davet ediyoruz.
 

                                                                          S. Emin ARVAS

                                            Edremit İlçe Müftüsü