31.12.2018

“KUDÜS” KONULU ŞİİR OKUMA YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

  T.C.
BANDIRMA KAYMAKAMLIĞI

İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ

 

BANDIRMA ONYEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

YÜKSEK ÖĞRENİM ÖĞRENCİLERİ ARASI

“KUDÜS” KONULU ŞİİR OKUMA YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

(2018)

 

 

Yarışmanın Adı: Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi Yüksek Öğrenim Öğrencileri Arası

“Kudüs” Konulu Şiir Okuma Yarışması

Yarışmayı Düzenleyen Kurum:  Bandırma İlçe Müftülüğü

Yarışmanın Türü: Şiir Okuma Yarışması
Yarışmanın Amacı: Öğrencilerin Türk dilini doğru kullanmasına, etkili  konuşma yeteneklerinin, toplum içinde  kendilerini ifade etme becerilerinin gelişmesine katkı sunmak.

Şiir sanatı yoluyla Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Kudüs bilincinin yüreklerde, zihinlerde diri tutulmasını sağlamak. Kudüs sevgisinin duyulmasına katkıda bulunmaktır.
Yarışmanın
Kapsamı: Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi Yüksek Öğrenim Öğrencilerinin tamamını kapsar.


Katılım ve Uygulama Esasları:

  • Yarışmaya katılmak isteyen öğrenciler, ilçe Müftülüğüne müracaat edeceklerdir.
  • Yarışmada okunacak şiirler, Bandırma İlçe Müftülüğü’nün şartname ekinde belirttiği şiir listesinden seçilecektir. (Şiir metinlerine İlçe Müftülüğü Web sitesinden ulaşabilirsiniz)
  • Yarışma için seçilen şiir öğrenci tarafından noksansız okunacaktır.
  • Okunan şiire ilavede bulunma, tekrarlama veya yanlış okuma puan kaybına neden olacaktır.
  • Yarışmacı öğrenci, şiirini okumaya başlamadan önce şiirin yazılı metnini seçici kurula verecektir.
  • Yarışmacılar, yarışmanın başlama saatinden en az 30 dakika önce yarışmanın yapılacağı salonda hazır bulunacaktır.
  • Öğrenciler şiirlerini, kendi isimleri esas alınarak alfabetik sıraya göre okuyacaklardır.
  • Jürinin (seçici kurul) verdiği karar kesindir. İtirazlar hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir.
  • Şiiri, mikrofonlu ya da mikrofonsuz okumak yarışmacının tercihine bırakılacaktır. Yarışmacı öğrenci, sahneye geldiğinde, şiiri mikrofonlu veya mikrofonsuz okuyacağını sesli bir şekilde jüriye bildirecektir.
  • Yarışmacı öğrenciler istedikleri takdirde  fon müziği kullanabilirler. Fon müziği için herhangi bir değerlendirme söz konusu değildir.
  • Bu şartnameyi Banadırma İlçe  Müftülüğü yürütür. Bandırma İlçe Müftülüğü, bu şartnamede belirtilen hususları ve gerektiğinde tüm şartları değiştirme ve kaldırma yetkisine sahiptir.

 

 

 

 

 

Yarışma Takvimi

Y Yarışma onayının alınması

 Aralık  2018

Duyuruların yapılması

28 Aralık  2018

Son başvuru tarihi

01 Mart  2019

Yarışma ve Ödül Töreni

 Ödül töreni ile ilgili bilgiler İlçe Müftülüğü tarafından daha sonra belirlenecektir.

 

    

     Ödüller

Birincilik ödülü

Kudüs Ziyareti

İkincilik  ödülü

Yarım Altın

Üçüncülük  ödülü

Çeyrek Altın

 

        Başvuru evrakları, aşağıda belirtilen adrese, elden, postayla teslim edilecektir.     

Teslim adresi:

Bandırma İlçe Müftülüğü

17 Eylül Mahallesi.

Hacı Keşfettin Caddesi. No:22 Kat:5

Bandırma/ BALIKESİR
Tel: 0 266 718 38 97

Faks:0 266 714 00 97

 

     Başvuruda teslim edilmesi gereken evraklar:

-Eksiksiz olarak doldurulmuş başvuru formu.(Ek-1)

- Öğrenci Belgesi.

-Yarışmada okunacak şiirin, şairi de belirtilerek  word formatında A4 kağıdına, times new roman yazı tipinde 12 punto’yla 3 kopya yazılı nüshası. 

-Fon müziğinin (sözsüz enstrümantal müzik) kayıtlı olduğu flash bellek (Bu madde yalnızca fon müziği kullanmak isteyen öğrenciler için geçerlidir.)

-Şiir ve şiir okurken kullanacağı fon müziği kaydı, ad-soyad, T.C kimlik no, telefon numarası ile birlikte zarfın içerisinde teslim edilecek.
 

 

 Değerlendirme Kriterleri ve Puanlama

Değerlendirme Kriterleri

Puan Değeri

Şiire hâkimiyet (Özgünlük, şiirin ruhuna uygunluk, ezber gücü)

25 puan

Beden dili (Jest ve mimikler )

25 puan

Vurgu, tonlama ve Türkçeyi kullanma

25 puan

Diksiyon (Telaffuz)

25 puan

Toplam

100 puan

 

Her jüri üyesi, öğrenciyi toplam 100 puan üzerinden değerlendirecek, her jürinin puanı ayrı ayrı toplanarak ortak puan belirlenecek, en fazla puan 100x3=300 olacaktır (3 jüri üyesine göre).

Puan eşitliği durumunda, gün/ay/yıl hesabıyla yaşı küçük olan öğrenci avantajlı duruma geçer.

     Yarışma jürisi, Bandırma İlçe Müftülüğü tarafından oluşturulur.

      Jüri değerlendirmesinde gizlilik ilkesi esastır.
      Jüri kurulu kararı kesindir, değiştirilemez.

Ortaya çıkabilecek her türlü problem ve belirsizliğin çözümünde Bandırma İlçe Müftülüğü tarafından oluşturulan organizasyon komitesi ve yarışma jürisi yetkilidir.

 

 

  

 

BANDIRMA ONYEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

YÜKSEK ÖĞRENİM ÖĞRENCİLERİ ARASI

 “KUDÜS” KONULU ŞİİR OKUMA YARIŞMASI BAŞVURU FORMU (EK-1)

(2019)

 

 

 

 

Öğrencinin Adı Soyadı

T.C. Kimlik Numarası

 

 

 

 

 

 

Öğrencinin Bölümü /Sınıfı

 

 

 

 

 

 

Öğrencinin Doğum Tarihi (gün/ay/yıl)

 

 

 

 

 

Öğrencinin Yarışmada Okuyacağı Şiirin Adı ve Yazarı

 

 

 

 

 

Öğrencinin İletişim Bilgileri

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                 
                                                                                                            

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BANDIRMA ONYEDİ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

YÜKSEK ÖĞRENİM ÖĞRENCİLERİ ARASI

 “KUDÜS” KONULU ŞİİR OKUMA YARIŞMASI ŞİİR LİSTESİ (EK-2)

(2019)

 

 

 

ANNELER VE KUDÜSLER

 III 

Tûr Dağı'nı yaşa 

Ki bilesin nerde 

Kudüs Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum 

Ayarlanmadan Kudüs'e 

Boşuna vakit geçirirsin 

Buz tutar 

Gözün görmez olur 

Gel Anne ol 

Çünkü anne 

Bir çocuktan bir Kudüs yapar 

Adam baba olunca İçinde bir Kudüs canlanır 

Yürü kardeşim 

Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin

V

Tapınakla yürek arasında en canlı ilişki
yüreğimiz sıkışınca
anladık
el aksa’dan bir taş düşürülmüştür

*

İnsan
soyaçekim
göğe yansır umudu
baktıkça aynada

*

Ve çocuk gülünce
ışır el aksa
el aksa bilir ki
çocuk koyacak o taşı

*

Ki biraz kirazdır ki biraz silâhtır
çocukların
gözleri
parmakları

*

Getirince baba
kudüsü özümleyen ekmeği
yeniler anne andını
kirazın ve silâhın üstüne

*

Deniz kabartısıyla
aynı andadır anne andı ve çocuk solunumu
bilir baba
toprağı süren makinanın hüzünle kudüsü söylediğini

*

Ağıt yakışmaz
şiire ve çocuk yüzlerine
ki çocuk yüzleridir getirir bizlere
gereğini bağımsızlığın

*

İlerler zaman
kudüs koşusunda
ancak anlar
çocukların daim önde olduklarını

                           

         NURİ PAKDİL

 

MESCİD-İ AKSA

Üç dince kutsaldır, Mescid-i Aksa
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.
Seni çöller yakar, beni hasretin
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

Dinlisi, dinsizi; seni tanıyor
Kim anarsa, hürmet ile anıyor
İsrâil zulmüyle, Gazze’m yanıyor
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

Sinirden çatıktır, inan ki kaşım
Sen boyun büktükçe, zehirdir aşım
Hasretinden inler, Muallâ taşım
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

Senin o hâlini, gel de bana sor
Aklıma geldikçe, kalbe düşer kor
Büyük şeytanlara, dayanmak çok zor
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

O acı çekerken, rahat mı için?
Hâlâ uyuyorsun, bilmem ki niçin?
Altını oydular, uçurmak için
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

Analar, nineler; karalar bağlar
O mâsum duruşun, bağrımı dağlar
Kadınlar, çocuklar; taşlar kan ağlar
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım.

İnsanlığa, en doğruyu bildirdin
Öksüzün, yetimin; yüzün güldürdün
Bütün nebilere, namaz kıldırdın
Miraç merdivenim, ilk kıblegâhım…


Hanifi KARA

 

 

ATEŞLERDEN GEÇEN KİM

Nurettin Durman

 

İşte orada Mescid-i Aksa

Orada inceden inceye bir ağrı

Süleyman mülküne gözyaşı düştü

Nasıl da kalbinde fırtınalar kopmuştu Belkıs'ın

Nasıl da düşmüştü yola ilk mektup ile

Dağ taş bir ordu.

 

Süleyman mülküne gözyaşı düştü

Ağıt oldu yaşamak

Zulüm oldu yaşamak.

 

Ölüm bir başka ölümün içindedir

Tahammül olmuştur artık anaların gözyaşlarında

Bu her anı vurulmak olan göğsünden bir gencin

Adım atmak Davut gibi. Bir adım daha

Hani yola düşenlerin nağrası hani kardeşlerim

Bu zulme inen kırbaç bu sonu berrak olan imge.

 

İşte orada Mescid-i Aksa

Orada inceden inceye bir ağrı

Ah kalbim

Ateşlerden geçen kim

Yollara düşen kim?

 

Peki kim verecek göğsünü kurşunlara

Kim çıkacak bu şehrin ortasından

Kardeşlerim: "Fitne kalmayıncaya kadar"

Güzellik oluncaya kadar

Esenlik oluncaya kadar

Kim verecek göğsünü kurşunlara.

 

Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz

Parıldasa, saçılsa lavlar bakışlarımızdan

Bize gelse yeğinlik bize gelse cömertlik

Serazat bir aşk ile düşerken yollara

Volkan gibi hazırlanıyorken

Tahammülü zor çarşılarda

Sanki ötresi düşmüş bir harf

Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz.

 

Ama olmuyor. Dağlara gitmiyor haber

Şehirlerin macerası fena

Meydanlara musallat olan pus dağılmıyor

Ama olmuyor.

 

İnce bir sızı olarak giriyor hayatıma

Buluşmaya gidiyoruz diyecek olsa birimiz

Dağ, ırmak, deniz.

 

 

 

KUDÜS

Sezai Karakoç

 

Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

Altında bir krater saklayan şehir.

Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi.

Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi

Hani Şam'dan bir şamdan getirecektin

Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine

Ruhları aydınlatan bir lamba

İfriti döndürecek insana:

Söndürecek canavarın gözlerini

İfriti döndürecek insana

 

Ve Kudüs'ü terkettiğin o ikindi

Birinci Cihan Harbi günü vakti

Kan sızdırıyor kaburga kemikleri

Karlı dağlardan indirdiğin atların

Bir evde perdeyi indiriyor bir kadın

Mahşerin perdesini kıyametin perdesini

Ağlıyor yere inen saçları

Göğü yırtan kefen beyazı elleri

 

Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir.

Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.

Yeşile dönmüş türbelerin demiri

 

Zamanın rüzgâr gibi esen zehriyle

Ve yatırlar patır patır kaçıyor geceleri

Boşaltıyorlar işgal edilmiş bir şehri boşaltır gibi

Kaçıyorlar Lût şehrinden kaçar gibi

Tuz heykele dönüşmemek için Tanrı gazabıyla

Susmuş minarelerin azabıyla

Yıkılmış cami kubbelerinin ıstırabıyla

Ve şehit kemiklerinin bakışı bir başka bakış

Artık burada taş bile durmak istemez

Ve ay'ı görmek istemez zeytin ağaçları

Eğilerek selamlamazlar hilâli hurmalar

Artık ne Zekeriya ve ne İsa var

Sararmış bir tomar mı mucizeler

Ölülerin dirilişi şifa veren kelimeler

Ve ne de Miraçtan bir iz

Yerden yükselen kaya

 

Ve Kudüs şehri. Artık yer şehri, toprak şehri.

Bakır yaprakların, çelik göğdelerin, acımasız yüreklerin.

Demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.

Kurşundan çiçeklerin şehri.

Gülle kusuyor ana rahmi

Bomba parçalıyor beynini bebeğin.

Tanklar saldırıyor evlere bir anda ev yok tank var

Uçak var gök yok utanç var

Ve kime karşı bütün bunlar

Masum insanlara karşı

Binlerce yıl oturdukları yurtta kalmak isteyenlere karşı

Ve kim tarafından bütün bunlar

Roma'nın, Babil'in, Asur'un ve Firavunların

 

Ve nice milletlerin zulmünü görenler tarafından

Zalime olan öcünü mazlûmdan almak

Zalim olmak ve en zalim olmak

Ve artık ne İbrahim ne Yakup ve ne Musa var

Tersinden okunan Tevrat hükümleri

Karaya boyanmış Mezmurlar

 

Ve Kudüs şehri. İçiyle ve ruhuyla suskun

Göklere kaçmış hayaliyle

Bir pervane gibi ışığa uçmuş gönlüyle

Bir başka aleme göçmüş hakikati

Tanrı katına varmış

İki elini kavuşturup divana durmuş

Hüküm istemiş

 

Yeryüzüne yeryüzü kadısına

Hüküm ki:

Haksız yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş

gibidir

 

Ve haksız yere insan öldürenin cezası ölüm

Ve fitne, Arzı fesada verme, daha büyük suç adam

Öldürmekten

 

Fitne bastırılıncaya kadar savaşın!

Yeryüzünden fesat kalkıncaya kadar

Ey insanlık, ey insanlar

En gündüzden daha gündüz,

Hakikatten daha hakikat

Müslümanlar.

 

 

 

KUDÜS'E ŞİİR

Talha Keskin

 

Ey Allah Rasülünün payine yüz sürerek

Miraca yükselirken seyreden kutsi şehir

Ey cümle zamanları bir tek anda dürerek

Ezel ebed arası uzanan kuru nehir

 

Göklerle dostluğuna miracı tac eyledin

Cebrail'in elleri şifa oldu taşına

Ve Kubbe't üssahra'yı bize sirac eyledin

Hayrandır beşeriyet Yakub'un gözyaşına

 

Dinlesek toprağından sayar mı Nebileri

Geçtiler mi sinenden sana selam vererek

Niçin şehit eder hep, Yahudi sabileri

Peygamber izlerine güller gibi sererek

 

Süleyman'ın rüzgârı eser mi yine sende

Orduların nefesi duyulur mu her seher

Der misin "ey Süleyman bir gün bana gelsen de

Durdursan akan kanı ve gülse bir lahza yer"

 

Süleyman'ın mührünü zulme bayrak yapanlar

Senin Hak katındaki kadrini biliyor mu?

Niçin sana gelmiyor, nerde Hakk'a tapanlar

Gelip de bir kerecik yaşını siliyor mu?

 

Silahların gölgesi serinlik vermez sana

Sen ki bad-ı sabanın nefesiyle mest idin

Güllerin diyarından kimse gül dermez sana

Der misin zalimlere inşallah nâra gidin

 

Ömer ki sana gelip yüz sürdü toprağına

O muhteşem levhayı sunmadın zalimlere

Onlar ki asla bakmaz tarihin yaprağına

Seni bizler bıraktık kan kokan iklimlere

 

Firavun hicret etmiş Mısır'dan her dağına

Çocukları öldüren nesille kardeş olmuş

Müminler hasret kalmış Al-i Osman çağına

O çağ ki kubbelerde batmaz bir güneş olmuş

 

 

MESCİD-İ AKSA

Cengiz Numanoğlu

 

Ey! Semâvî dinlerin, dünyadaki beşiği;

Ey! Mîrâc'a açılan, kapıların eşiği..

Sen ki; Mescid-i Aksa, sen ki; tevhîd simgesi,

Sahâbe-i Kirâm'ın, namazda ilk kıblesi..

 

Ey! Çevresi mübârek, yüce Mescid-i Aksa,

Utanırdı insanlık.. Sana ibretle baksa.

Sen ki; şâhidi oldun, nice kanlı savaşın;

Dile gelse.. Vahşeti, haykırırdı her taşın..

 

Ne yazık ki; bugün de, aynı vahşet sürüyor;

Cinâyetle beslenen, gözleri kan bürüyor..

İşte..Yine sahnede, peygamber kâtilleri,

İnsanlığa kast eden, cinnetin fâilleri.

 

İşte.. Yine çocuklar, Gazze'de kan kusmada,

Bu serî katliâma, bütün dünya susmada.

Yine rekor peşinde, zulüm şampiyonları;

Siyonist eşkiyânın, küresel piyonları..

 

İşte.. Yine sahnede, haçlının fosilleri,

Medeniyet maskeli, kudurmuş nesilleri.

Yine tarih tekerrür, yine küfür tek millet,

Hepsinin genlerine, kazınmıştır bu zillet.

 

Ey! Birbuçuk milyarlık, dünya müslümanları!

Hiç mi utandırmıyor, bunca mazlum kanları?

Bu zülmü boğmak için, tükürmeniz yeterdi,

Selahaddin Eyyûbî, çıkıp gelse ne derdi?

 

Ey! Petrol kralları, saray hânedanları,

Bir düşünün Kudüs'te, cihâd eden canları.

Kim saçtı üstünüze, bu ölü toprağını?

Yoksa.. Kopardınız mı, Kudüs'le din bağını?

 

Halîfe Ömer gibi, bir örnek olmasaydı,

Belki sizi affetmek, biraz daha kolaydı,

O, adâlet severdi, o Hazreti Ömer'di,

Sizi, bu halde görse, saraylara gömerdi..

 

Ey! Mahşere inanan, dünya müslümanları,

Bırakın.. O münâfık, tahtına tapanları.

Allah'ın kelâmını, kaç bin kere duydunuz,

Kıyâmet'e kadar mı, sürecek bu uykunuz?

 

Filistin'de taş atan, çocukların aşkına,

Bu apaçık gafleti, görün Allah aşkına!

Bir buçuk milyar insan, bir kez ayağa kalksa;

Hiç garip kalır mıydı böyle Mescid-i Aksa?

 

 

 

KUDÜS

Fatih İmdat

 

Ey yaralı ve mahsun, peygamberlerin yurdu

Hasretin sineleri bak, nasıl yaktı kavurdu

Bir garip mi kaldın sen bu kadar yakınken bize

Ümmetle seni kim ayırdı, meçhullere savurdu

 

Sinende Davutlar vardı, sadaları arşa giden

Süleymanların vardı, karıncaları dahi seven

O Meryem'in yavrusu sende etti kelamı

Nice hak dostları hep sana yollar selamı

 

Allah andı adını sana Mescidil Aksa dedi

Ne kutlu bir şehirdin, ne büyük bir lutüf idi

Selahaddin sana aşık, sana meftundu hep

Neydi Ömer'i sana getiren o şanlı, kutlu sebep

 

Şimdi zorbalar elinde, ağlıyor musun Aksam

Kan görür oldum artık sana ne zaman baksam

Mescidinde çocukların seslerine ne oldu

Sultanların sevdası şimdi kanla mı doldu

 

İslam'ın kutlu şehri, ilk kıblemizsin sen bizim

Hakkından geldiğimiz yer burasıdır dinsizin

Mahzun olma bu ümmet sahip çıkacak sana

Tasalanma sen, bakma uğrunda akacak kana

 

O kandır ki şahadete açılan yoldur bize

Bu şuurdur dünyayı elbet getiren dize

Halil kapısında bekleriz soysuzlar ordusunu

Verir miyiz bunlara ebediyen hiç vize

 

Kudüs bugün İslam'ın, nuru ile ayakta

Sen mahzunken bizler uyur muyuz yatakta!

Uyuyan gafletteki Müslüman kardeşim uyan!

Yok mu Kudüs'ümün kanlı feryadını duyan!

 

Ebabiller bekleme sen olmalısın o taşı atan

Sen değil misin cihanı kendine vatan yapan

Olma sakın alçakça, ucuzca onurunu satan

Hesap sorar ahrette toprak altında yatan

 

Ey Muhammed'e tabi olan en kutlu ümmet

Yetmedi mi Kudüs'e reva bu görülen zillet

Haydi kalk, doğrul, emrolunduğun gibi ol

Kırılması yetmezse, kopsun durmasın bu kol!

 

Ey meleklerin durmadan kol gezindiği şehir

Çürümüş zihniyetler aynı, her bir tarafı kir

Gelecek ümmet sana, her köşeden akın akın

Üzülme artık Kudüs, Kurtuluşun çok yakın!

 

 

 

MESCİD-İ AKSA

Mehmet Akif İnan

 

Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde

Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu

Varıp eşiğine alnımı koydum

Sanki bir yer altı nehri çağlıyordu

 

Gözlerim yollarda bekler dururum

Nerde kardeşlerim diyordu bir ses

İlk Kıblesi benim ulu Nebi'nin

Unuttu mu bunu acaba herkes

 

Burak dolanırdı yörelerimde

Mi'raca yol veren hız üssü idim

Bellidir kutsallığım şehir ismimden

Her yana nur saçan bir kürsü idim

 

Hani o günler ki binlerce mü'min

Tek yürek halinde bana koşardı

Hemşehrim nebi'ler yüzü hürmetine

Cevaba erişen dualar vardı

 

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma

Mü' minde yoksunum tek ve tenhayım

Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı

Çöllerde kayıp bir yetim vahayım

 

Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde

Götür müslümana selam diyordu

Dayanamıyorum bu ayrılığa

Kucaklasın beni İslâm diyordu.

 

 

 

ESİR KUDÜS

Mahmut Kaya

 

Yıllar yılı peygamberler ocağı

Asırlardır müslümanlar otağı

Şimdi ise yahudiler yatağı

 

Ey mukaddes şehir Kudüs

Ey bu gece esir Kudüs

 

Rabbim seni öğmüş öğmüş yaratmış

Etrafını bahçelerle donatmış

Şeb-i miraç şerefine şan katmış

 

Ey miraca sahne Kudüs

Ey kalplere rabne Kudüs

 

Senden ayrı düşen gönlüm elemli

Sen esirsin ondan gözlerim nemli

Bizim için sen her şeyden önemli

 

Ey dün gece mesrur Kudüs

Ey bu gece mahzun Kudüs

 

Sinagok mu oldu Mescid-i Aksâ

Yine kanla dolu Kubbetü's-Sahra

Bu hal dokunmaz mı ilahi kahra

 

Ey talihsiz şehir Kudüs

Ey sahipsiz şehir Kudüs

 

Yok mu Kudüs'ü bir kurtarıcı

Yoksa peygamberler olur davacı

Çok çekti müminler dinsin bu acı

 

Ey mazluma mezar Kudüs

Ey gönlüme keder Kudüs

 

Ya ilahi leyle-i mirac içün

Leyle-i miractaki esrar içün

Kudüs'ü kurtar Kudüs-ü şerif hakkı içün

 

Ey zafere namzed Kudüs

Ey tevhide hasret Kudüs

 

Ya bir Ömer gönder ya Selahaddin

Dinmiyor feryatlar, bitmiyor enin

Meded senden sensin Rabbülâlemîn

 

Ey rahmete teşne Kudüs

Ey gönlüme neşe Kudüs