12.09.2018

Tanıtım ve Tarihçe

 Kurtuluş Savaşında Savaştepe ve Savaştepenin Savaştepe Adını Alması  

Sevres Anlaşmasının temelini oluşturan San Remo kararlarının zorla kabul ettirilmesi için İtilaf devletleri Yunanlılara ileri harekat izni verdi. 22 Haziran 1920 de Yunan ordusu taarruza geçer.

Sevres Anlaşmasının temelini oluşturan San Remo kararlarının zorla kabul ettirilmesi için İtilaf devletleri Yunanlılara ileri harekat izni verdi. 22 Haziran 1920’de Yunan ordusu taarruza geçer. Yaklaşık 40.000 kişilik kuvvetle taarruz ettiği İzmir kuzey cephesinde Kuvâ-yi Millîye’nin sadece 5.000 kişilik kuvveti vardı. 22-28 Haziran 1920 tarihinde Soma Cephesi’nde kanlı çarpışmalar olur. Ancak sayıca ve silahça üstün Yunan kuvvetleri karşısında geri çekilmek zorunda kalınır. Kuvâ-yi Millîye birliklerinin bir kısmı Sındırgı-Bigadiç ve Dursunbey istikametinde çekilirken diğer kısmı ise Savaştepe (Giresun) bölgesine çekildiler. Türk birliklerinin zamanında çekilmesinden dolayı zayiatı az oldu. Yunanlıların takip harekatında yavaş davranmaları ve Beyce civarında Türk birliklerinin artçı muharebe yapmaları düşmanı oyalamış böylece Savaştepe’nin (Giresun) güneyinde Çomaklı deresi civarında savunma hazırlıkları için gerekli zamanı kazandırmıştır.

61. Tümen komutanı Albay Kazım Bey’in Savaştepe-Çomaklı civarındaki ormanlık sahada hazırladığı savunma cephesinde; elindeki dağınık kuvvetler ve Bursa’dan gelen bir müfreze, Eşenli Yusuf Bey’in milli süvari müfrezesi, Sarı Edip Efe müfrezesi, Keçeci Hafız Bey’in süvarileri ve bazı milli müfrezelerden meydana gelmişti. Milli kuvvetlerinin kurduğu savunma hattının sağ (batı) tarafında Un Fabrikası civarında Eşenli Yusuf Bey’in müfrezeleri, sol (doğu) tarafında Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey’in müfrezeleri, Savaştepe’nin 5 km. kadar güneyindeki sırtlarda ise piyadeler tertip almışlardı. Yağcılı deresine hakim sırtlarda mevziler kazılır. Eldeki yetersiz cephane paylaştırılır.

Kazım Bey eldeki mevcut birliklerle düşmanın durdurulamayacağını biliyordu. Ama vatanın işgalini önlemek için adım adım savunma yapılarak ilerisi için düşmanı yıpratmak ve yeni cepheler kurmada zaman kazanmak düşüncesindeydi.

Soma ile Balıkesir’i bağlayan tren ve tarihi kara yolunu takip eden Yunan askerleri milli kuvvetlerle çarpışarak Beyce’ye doğru ilerler. 28 Haziran 1920 tarihinde Beyce boğazına kadar gelen düşmanla çarpışmalar, oradaki ileri hat birliklerinin daha fazla dayanamayarak çekilmelerine neden oldu. Kazım Paşa (Özalp), Beyce’den Savaştepe Çomaklı-Yağcılı cephesine askerlerimizin çekilişini şöyle anlatır; “Tutunacak durumumuz kalmamıştı. Kuvvetlerimizi geri çekiyorduk. Bizim cephe çözülmüştü. Müşkül bir durumda idik. Her taraftan sarılmıştım. Kurşunlar yağmur gibi yağıyordu. Kurtulmak ümidim kalmamıştı. Atımda meydanda yoktu. Tam bu sırada tanımadığım bir Kuva-yi Millîyeci dört nala gelerek : “Aman beyim ne duruyorsun al şu atı.” dedi ve beni kurtardı. Kahraman efe kimdi, ne idi hala bulamıyorum. Kuva-yi Millîye’de işte böyle fedakâr evlatlarla düşmana karşı koyduk.”

29 Haziran sabahı erken saatlerde Savaştepe (Giresun)-Çomaklı Cephesi’ne başlayan topçu ateşi iki saat kadar sürdü. Cephenin yıprandığına kanaat getiren Yunanlılar Adalar Tümeni’nin iki alayını ileri sürdüler. Düşman piyadeleri ile Türk siperleri arasındaki çarpışmada, Yunan askerleri büyük kayıp vererek ilerleye bildi. Beş saat süren göğüs göğüse kanlı çarpışmada süngü hücumları ve karşı taarruzlar yapılarak düşman geri atıldı. Ancak sayı ve silah bakımından üstün düşman kuvvetleri tekrar topçu ateşi desteği ve yeni kuvvetleri Çomaklı Cephesi’ne sürdü. Albay Kazım Bey, sağ kanat olan un Fabrikası civarındaki Eşenli Yusuf Bey’in süvarileriyle yandan taarruz etmek istemiş, fakat un fabrikasının düşman eline geçtiği anlaşılmıştır. Yeşilhisar Köyü yolundaki un fabrikasının ve cephenin sağ tarafının düşman eline geçmesi Çomaklı Cephesinin düşman kuvvetlerince sarılma tehlikesi oluşturduğundan bütün cephe kuvvetleri gerilemeye başladı. Savaştepe istasyonu civarında yeni bir savunmayı düşünen Kazım Bey’in bu isteği kuvvetlerin düzensiz çekilişi nedeniyle gerçekleşmedi. Tümen komutanı Kazım Bey, süvarilerin Konakpınar’a ve piyadelerin Soğucak Köyü tren istasyonuna çekilmelerini emretti. Tarihi Kervan Yolu’nu takip eden Kuva-yi Millîyeciler Balıkesir’e doğru geri çekildiler. Geri çekilme sırasında dağınık olan birlikler ağırlık yapan malzemelerini kullanılmaz hale getirerek yol boyunca bataklıklara, orman ya da çalı içlerine attılar. Yunan kuvvetleri 29 Haziran 1920 tarihinde tamimiyle Savaştepe’yi (Giresun) işgâl etti. Kuva-yî Milliye birliklerini takip eden Yunan askerleri hızla Balıkesir’e doğru ilerlemeye başladı.

30 Haziranda Yunan kuvvetleri Balıkesir’i işgâl ettiler. Yunanlılar itilaf devletleri donanması eşliğinde 2 Temmuz 1920’de Bandırma’ya çıkartma yaptılar. Bir gün öncede Edremit işgâl edilmişti. Yunanlılar 6 Temmuzda Gönen’i, 7 Temmuzda Balya’yı işgâl etmiştir. Ama bu ilerleyişi durduracak olan milli bir güç artık Anadolu’da kurulmuştu.

 Yunan İşgâli Sırasında Savaştepe’deki Mücadeleler

Savaştepe yakınlarındaki Çomaklı Cephesi’nin dağılmasıyla 29 Haziran 1920 tarihinde nahiye işgâl edildi. Ancak Yunan askerleri ilerledikleri yollar boyunca karşılarına çıkan şehirleri, köyleri işgâl ediyorlar, dağlık ve ormanlık olan arazilere girmeye cesaret edemiyorlardı. Çünkü Anadolu’nun işgâle uğrayan her karış toprağında Kuva-yi Millîyeci dediğimiz mücahitler ya da çete grupları bulunmaktaydı. Savaştepe’de dağıtılan milli birliklerin bir kısmı ormanlarla kaplı dağlarda barınarak sık sık Yunan askerlerini vuruyordu.

Böyle teslim olmamış Kuva-yi Millîyeciler’den; Manisa’nın Hacı Aliler köyünden Parti Pehlivan, Bakırlı Saçlı Efe olarak tanınmış Mustafa Efe, Adalı Mehmet Efe, Balıkesir’den Destan Abdullah, Bigadiç’ten Hüseyin Çavuş, Emet Kaymakamı Nesim Bey, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, Savaştepe Eğerci köyünden Eğercili Küçük Mehmet Efe ayrı ayrı gruplar halinde düşmana ani baskınlarla zayiat verdirmekteydi. Sındırgı, Ulus, Alaçam ve Savaştepe’nin ormanlık bölgelerinde barınan bu Kuvâ-yî Milliyecilere yöre halkı ellerinden gelen desteği veriyordu. Yunanlılar Kuvâ-yî Milliyecilerin baskınlarından yıldılar ve Akhisar, Gördes, Demirci, Simav, Uşak, Kütahya, Dursunbey, Kirmastı (Mustafakemalpaşa) bölgelerindeki dağları taramaya başladılar. Emet Kaymakamı Nesim Bey’i, Parti Pehlivan’ın katibi Sındırgılı Kamil’i, ve Gördesli Kadrî’yi ele geçirirler. Yine çete reislerinin başını getirenlere mükafatlar vaat ederler. Nitekim Savaştepe Eğerci köyünden Küçük Mehmet Efe’de başına konan ödül nedeniyle öldürülür.

Milli Ordu’nun kuruluşundan evvel düzenli birlikler ve Kuva-yi Millîyecilerle Yunanlıların Ege’deki ilerleyişine karşı savunma yapılmış ve en son olarak da Savaştepe’nin Çomaklı-Yağcılı Cephesi’nde kanlı çarpışmalar olmuştu. Savaştepe ve yöre halkı ellerinden gelen çabayı harcamışlardı. Vatan için bu yetmezdi. İşgâl altında bile düşmanı zayıflatmak için dağlık ve ormanlık arazilerde barınan çeteler ile Kuva-yi Millîyeciler’e ellerinden gelen yardımı yaptılar. Ancak silahlı binlerce Yunan askerine karşı koyabilecek güçleri olmayan Anadolu halkı baskı altındaydı.

 Anadolu’da Yunan İşgâlinin Sonu ve İlçeye “Savaştepe” Adının Verilişi

16 Mayıs 1919 da İstanbul’dan vapurla ayrılan Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs’da Samsun’a ulaşır. İlk olarak 25 Mayıs’da Havza’da bir genelge yayınlar. 22 Haziran’da Amasya’da, Sivas’da milli bir kongrenin toplanacağını bildiren ve Milli Mücadele’yi başlatan genelge yayınlanır. Mustafa Kemal Paşa Amasya’dan Erzurum’a geçer ve 7 Ağustos’da yapılan Erzurum Kongresi’nin aldığı kararlar açıklanır. Bu kongrede “Misakı Milli” sınırları kabul edilip bir temsil heyeti oluşturulur. Milli Mücadele yolunda çok büyük öneme sahip olan bu kongrelerden genel nitelik taşıyan Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 da toplanır. Alınan kararlar vatanın genelini kapsamakta ve düşmana karşı silahlı birliklerin düzenli hale getirilmesi yolundadır. 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un İtilaf devletleri tarafından resmen işgâl edilmesi üzerine 19 Martta Mustafa Kemal Paşa Ankara’da bir meclis toplanması için yurdun dört bir yanından delegelerin Ankara’ya gelmesi için genelge yayınlar. 23 Nisan 1920 tarihinde ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplanır. Artık vatanın düşmanlar tarafından işgâline karşı tek elden mücadele ve bağımsız Türk devleti için yapılacak olan çalışmalar buradan yürütülecektir. Kurulan düzenli ordu ilk olarak 10 Ocak 1921 de I. İnönü ve ardından 1 Nisan 1921 de II. İnönü zaferlerini kazanır. 13 Eylül 1921 tarihinde ise Sakarya Meydan Muharebesi kazanılır. Artık Yunan kuvvetleri savunmaya geçmişlerdi. 26 Ağustosta topçu ateşiyle başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustosta Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla sonuçlanır. Hızla kaçan Yunan askerleri geride yakılıp yıkılmış şehirler bırakarak canlarını kurtarmaya çalışmaktadır. Milli Ordumuz 6 Eylül 1922 tarihinde Balıkesir ve Savaştepe’yi, 9 Eylülde İzmir’i, 10 Eylülde ise Bursa’yı kurtarır. 11 Ekim 1922 yılında Mudanya Ateşkes Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşmasıyla şimdiki sınırlarımızın hemen hemen tamamı belirlenmiştir. İlçe halkının, Kuva-yi Millîye teşkilâtıyla birlikte Yunan işgaline karşı Soma’da, Bergama’da ve son olarak da Çomaklı-Yağcılı cephesinde göğüs göğüse yaptıkları mücadeleleri ve işgâl sırasında Yunanlılara karşı ormanlarla kaplı dağlarda verdikleri mücadelelerden yukarıda bahsetmiştik. Bu sebeple bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Balıkesir İl Meclisi’nin 10 Ekim 1934 tarihinde aldığı bir kararla nahiyeye “Savaştepe” adı verildi. Eski adı “Giresun” olan nahiye artık şanlı Savaştepe adıyla anılmaya başlar. 10 Ekim 1934 tarihinden sonra 20 yıl bucak örgütü olarak kalır ve 4 Mart 1954 tarih 6325 sayılı yasa ile 1 Haziran 1954 tarihinde Savaştepe ilçe merkezi haline getirilir.

1949 yılında Türk Milleti’nin kahraman şehitleri adına, Çomaklı Cephesi’ndeki kanlı çarpışmalar ve Kuva-yi Millîyeci nice fedakâr Türk şehitleri adına Savaştepe’nin “Lalelik Tepesi” denilen Anadolu Öğretmen Lisesi yakınlarında “Şehitler Anıtı” yaptırılmıştır. Anıtın yapımını dönemin Köy Enstitüsü müdürü Nihat Salku desteklemiş ve öğrencilerin bizzat çalışmalarıyla Ağustos ayında tamamlanmıştır. Anıt planını Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsünün resim öğretmeni Mahir Gürsel hazırlamış, üzerindeki şiir ise aynı okuldan Tarih öğretmeni Aziz Eryalaz’a aittir. İnşaatı Savaştepe Köy Enstitüsünün inşaat öğretmenlerinden olan Kenan Gürgün ve inşaat ustası Hamit Eroğlu yapmışlardır . Göklere dimdik yükselen anıt üzerinde şu kıta yer alır;

    “Bomba yağsa göklerden, göğsümüzde sönecek.

     Bütün dünya yıkılsa Türk dünyası dönecek

     Türküm, bize ne mutlu, Türk olan öğünecek.

     Bütün dünya yıkılsa Türk dünyası dönecek.”